23 Nisan’da İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki İstanbul depremine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, yıkım ya da ağır hasarın oluşmadığını, yalnızca yüzde 9 oranında az hasar gözlendiğini duyurdu.
“İstanbul’daki Yapılar 6,2’lik Depremde Yıkılmadı”
23 Nisan’da Marmara Denizi Silivri açıklarında gerçekleşen 6,2 büyüklüğündeki deprem İstanbul genelinde hissedilirken, deprem bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’dan konuya dair teknik değerlendirme geldi.
Sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulunan Ercan, depremin yapı stoğu üzerindeki etkisini değerlendirerek şu bilgileri paylaştı:
“Yıkım: yok,
Ağır/Orta Hasar: yok,
Az Hasar: yüzde 9.
Yıkım eşik değeri M6,4. Depremin yıkım gücü (şiddeti) V.”
Depremin kısa sürede etkisini kaybettiğini belirten Ercan, yapıların bu büyüklükteki sarsıntıya karşı dirençli olduğunu vurguladı. Açıklamalar, İstanbul’da büyük yıkıma yol açabilecek olası depremler için hatırlatıcı nitelik taşıdı.
“Deniz Altı Kırıkları Gözlemlenebilir Ama Depremin Zamanı Bilinemez”
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Kuzey Marmara’daki fay hatlarının takibine ilişkin bilimsel yöntemlere de dikkat çekti. Jeofizik gemileriyle yapılan sismik yansıma ve tomografi tekniklerinin fay yapılarını 5 kilometre derinliğe kadar incelediğini belirten Ercan, bu çalışmaların sınırlarını da net şekilde açıkladı:
“Bu yöntemle deniz altı yapısı görülebilir. Ancak kırıkların diriliği, gerilimin biriktiği yer, depremin büyüklüğü ve oluş tarihi belirlenemez.”
Ercan, jeofiziksel ölçümlerin yanlış yorumlara açık olduğuna da dikkat çekerek, yalnızca görüntüleme verilerinin deprem tahmini için yeterli olmadığını belirtti. Bu uyarılar, bilimsel verilerin sadece uzman ellerde anlamlı sonuçlar doğurabileceğine dair çarpıcı bir hatırlatma olarak değerlendirildi.
“Deprem Bilimci Olmak İçin Jeofizik Mühendisliği Şart”
Sosyal medyada sıkça karşılaşılan deprem yorumları ve bilgi kirliliği üzerine de konuşan Prof. Dr. Ercan, sismoloji alanında uzmanlık gerekliliğini vurguladı. Deprem bilimci unvanını kullanmanın sorumluluk gerektirdiğini ifade eden Ercan, “jeofizik mühendisliği eğitimi” almadan bu alanda yorum yapmanın yanıltıcı olabileceğini şu ifadelerle dile getirdi:
“Deprem oluşturacak konum, kırık boyu, odak derinliği, diriliği, yakınlaşması ve işleyişi gibi verileri jeofizikçiler sismolojik algılamalarla ortaya koyar. Bu işi yapanlara sismolog, yani deprem bilimci denir.”
Ayrıca Ercan, yanlış mesleki tanımların doğuracağı risklere de değinerek şu karşılaştırmayı yaptı:
“Sismoloji eğitimi almadan ‘deprem bilimci’ olmak, iktisat okumadan ‘ekonomist’ olmaya benzer.”
Bu açıklama, hem akademik disipline vurgu yapması hem de kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek bilgi kaynaklarına karşı uyarı niteliği taşıması açısından dikkat çekici bulundu.