Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından toplanan PKK, üç gün süren kongrede önemli kararlar alındığını duyurdu. Kararların içeriği henüz açıklanmadı, ancak Öcalan’ın çağrısına vurgu dikkat çekti.
Öcalan'ın çağrısıyla toplanan kongre: Üç gün süren toplantı sonrası ilk açıklama
5-7 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen PKK'nın 12’nci kongresi, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı üzerine toplandı. Fırat Haber Ajansı aracılığıyla duyurulan açıklamada, kongrede tarihi öneme sahip kararlar alındığı belirtildi. Ancak alınan kararların içeriği henüz kamuoyuyla paylaşılmadı.
Açıklamada, Öcalan’ın “PKK kendini feshetmeli” yönündeki çağrısına vurgu yapılarak, kongrenin bu doğrultuda toplandığı ve sunulan perspektiflerin değerlendirildiği kaydedildi. Kongre kapsamında PKK Merkez Komitesi'nin hazırladığı kısa raporun da okunup tartışıldığı ifade edildi.
Kongre sonrasında yapılan açıklamada, “Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadeleyi daha da yükseltme” çağrısına yer verilmesi dikkat çekti. Kararların yakın zamanda kamuoyuna açıklanacağı bilgisiyle duyuru sonlandırıldı.
27 Şubat’ta başlayan süreç: Öcalan’ın çağrısı ve siyasi temaslar
Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta yaptığı açıklamada, örgüte doğrudan “silah bırakma ve fesih” çağrısında bulunmuştu. Çağrısında, “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” ifadelerine yer vermişti.
Bu çağrının ardından siyasi kulislerde yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan tartışmalar, DEM Parti heyetinin Adalet Bakanlığı ve İmralı ile kurduğu temaslarla derinleşti. Süreç içerisinde Bahçeli’nin, kongrenin 4 Mayıs’ta Malazgirt’te toplanmasını teklif ettiği gündeme gelirken, kongrenin 5-7 Mayıs tarihlerinde farklı bir lokasyonda gerçekleştirildiği duyuruldu.
DEM Parti’nin rolü: Adalet Bakanlığı ile temas ve Öcalan’ın koşulları
DEM Parti, süreç boyunca aktif bir rol üstlendi. 24 Nisan’da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşen parti heyeti, görüşmenin merkezinde Abdullah Öcalan’ın çalışma ve iletişim koşullarının yer aldığını aktardı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, bu konuda bazı gelişmelerin beklendiğini ifade etti.
Parti kaynaklarına göre, Öcalan’ın çağrısının gerçekleşebilmesi için cezaevi koşullarında iyileştirme ve iletişim kanallarının açılması gibi başlıklar gündeme geldi. Ancak 28 Nisan’da PKK tarafından yapılan açıklamada, “çağrının gereğini yerine getirmek için somut bir adımın henüz ulaşmadığı” iddia edildi.
Ateşkes ilanı ve siyasi yankılar: Erdoğan’ın açıklamaları gündemde
PKK, 1 Nisan tarihinde yaptığı açıklamayla tek taraflı ateşkes ilan ettiğini duyurdu. Bu adım, Öcalan’ın çağrısına bir yanıt olarak yorumlandı. Ateşkes ilanı sonrası Ankara’da diplomatik hareketlilik arttı. 8 Mayıs’ta kulislere yansıyan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bazı bakan ve milletvekilleriyle gerçekleştirdiği kapalı toplantıda, “Bütün engelleri aştık. Bugün yarın PKK silahları bırakacak, örgütü feshedecek” ifadelerini kullandı.
Bu gelişmelerin ardından gözler yeniden PKK’nın kongresine ve yapılacak yeni açıklamalara çevrildi. Örgütün “tarihi kararlar alındı” ifadesiyle duyurduğu kongre sonuçlarının, sürecin seyrini belirleyebilecek nitelikte olabileceği yorumları yapılıyor. Ancak alınan kararların içeriği kamuoyuyla paylaşılmadığı sürece somut bir değişimin olup olmayacağı belirsizliğini koruyor.
Kamuoyunun beklediği açıklama: Kararlar ne zaman duyurulacak?
PKK’nın kongre sonrası yaptığı açıklamada, alınan kararların “çok yakın zamanda” kamuoyuyla paylaşılacağı belirtilmiş olsa da net bir tarih verilmedi. Sürecin siyasi, hukuki ve toplumsal boyutları nedeniyle alınan kararların açıklanmasının bazı pazarlık ve hazırlık süreçlerine bağlı olabileceği değerlendiriliyor.
Ayrıca, açıklamanın sonunda Öcalan’ın “fiziki özgürlüğü” vurgusunun yapılması, örgüt cephesinde bu talebin süreçte merkezi bir unsur haline geldiğine işaret ediyor. Bu talebin siyasi arenada nasıl karşılık bulacağı, önümüzdeki günlerde atılacak adımların yönünü etkileyebilir.