Bir Mücadelenin Hikâyesi: Neslican Tay Kimdi?
Henüz 21 yaşındayken aramızdan ayrılan Neslican Tay, kanserle mücadelesiyle Türkiye'nin kalbinde derin bir iz bıraktı. 14 Mart 1998’de dünyaya gelen Tay, Rizeli bir anne ve Manisalı Çerkes bir babanın çocuğuydu. Bursa’da doğan genç kız, çocukluk ve lise yıllarını Rize’de geçirdi. Eğitimine üniversite sınavına hazırlanarak devam ettiği sırada, beklenmedik bir şekilde karşılaştı hastalığıyla: kemik tümörü. Hayatını bir anda değiştiren bu tanıyla birlikte Neslican için yepyeni bir yolculuk başladı. Dördüncü kez karşılaştığı kanser, onu yavaşlatmadı. Sol bacağını kaybetmesine rağmen yılmadı. Güçlü duruşu, tebessümle örülü sözleri ve sosyal medya paylaşımları, onu sadece bir hasta değil, bir sembol haline getirdi. --- "Bacağımı Kaybettim Ama Hayatımı Değil": Neslican’ın İlham Veren Mücadelesi
Tümör sol bacağını sarmıştı. Doktorlar, yaşam şansını artırmak için bacağın kesilmesini önerdi. Zor bir karar ama Neslican için umut hep bir adım öndeydi. Ameliyat sonrası yaptığı açıklamayla milyonları derinden etkiledi: “Bacağımı kaybettim ama hayatımı değil.” Bu cümle, kısa sürede onun sloganı haline geldi. Sosyal medya üzerinden yaşadığı zorlukları, sevinçleri, tedavi süreçlerini ve duygularını paylaşan Neslican, kısa sürede 1,5 milyon takipçiye ulaştı. Onun paylaşımları, benzer hastalıklarla mücadele eden binlerce insan için moral kaynağı oldu. Her mesajında pozitif kalmaya çalıştı, yalnızca kendisi için değil, başkaları için de yaşadı sanki. Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü kazanarak eğitim hayatına devam etti. Eğitim, onun hayata tutunma biçimlerinden biriydi. Rize ile İstanbul arasında mekik dokurken, bir yandan derslerine katılıyor, diğer yandan kemoterapiye giriyordu. Gencecik bedeni yorulsa da ruhu dirençliydi. --- Sessiz Vedası, Yüreklerdeki Çığlık: Neslican Tay Ne Zaman ve Nasıl Vefat Etti?
Tedavi süreci boyunca yaşadığı her anı umutla örmeye çalışan Neslican’ın sağlık durumu, 2019’un Eylül ayında ağırlaştı. İstanbul’da özel bir hastanede yoğun bakım ünitesine kaldırıldı. Türkiye, günlerce ondan gelecek iyi bir haber için dua etti. Ancak kalpler 20 Eylül 2019 sabahında ağırlaştı. Tüm müdahalelere rağmen Neslican Tay, hayata gözlerini yumdu. Bu haber, sadece ailesi ve yakın çevresini değil, onu sosyal medya üzerinden tanıyıp seven milyonları da derinden sarstı. Ardında sadece bir bacak protezi değil, umut, cesaret ve mücadele dolu bir yaşam bıraktı. --- Sinema Perdesinde Bir Hayat: “Demir Kadın: Neslican” Filmi Ne Anlatıyor?
Neslican’ın hayat hikâyesi, yalnızca sosyal medya paylaşımları ve haberlerle sınırlı kalmadı. Onun olağanüstü direnişi, “Demir Kadın: Neslican” adlı filme konu oldu. Film, sadece onun hayatını anlatmakla kalmıyor; bir gencin yaşama sarılma çabasını, aile desteğini, toplumsal farkındalığı ve içsel direncin sınırlarını da izleyiciyle buluşturuyor. Film, Neslican’ın duygusal ve fiziksel mücadelesini gerçekçi bir dille ele alırken, izleyiciye güçlü bir soru yöneltiyor: İnsan, ne kadar zorlukla başa çıkabilir ve umutla yaşamaya nasıl devam edebilir? --- Genç Bir Kadının Mirası: Neslican Tay’ın Türkiye’ye Bıraktığı Etki
Neslican’ın ardından binlerce insan, onun sözlerini hatırlatarak sosyal medyada paylaşımlar yaptı. Kanser hastalarına yönelik farkındalık kampanyalarında adı yaşatıldı. Okullarda, etkinliklerde, sempozyumlarda onun hikâyesi örnek gösterildi. Özellikle gençler arasında onun mücadelesi, bir cesaret öyküsüne dönüştü. Kanserle mücadelede psikolojik dayanıklılığın önemini kamuoyuna anlatan ender örneklerden biri olan Neslican, aynı zamanda sağlık sisteminin genç hastalara yaklaşımındaki eksik noktaları da görünür kıldı. Onun hayatı, yalnızca bir bireyin değil, bir toplumun kanserle nasıl başa çıkabileceğinin canlı bir örneğiydi. --- Umudun Adı Olarak Hatırlanacak
Neslican Tay artık aramızda değil, ancak geride bıraktığı iz, bir ömür boyu sürecek kadar derin. Onun mücadelesi, pek çok insana hastalıkla savaşırken nasıl dimdik durulabileceğini öğretti. Umudun, sevginin ve direncin adı oldu. Her şeyin karardığı bir anda bile “Hayat güzel” diyebilen bu genç kadın, ardında yalnızca acı bir kayıp değil; kararlılıkla dolu bir yaşam hikâyesi bıraktı. Ve bu hikâye, bugün hâlâ binlerce kalpte yaşamaya devam ediyor.