"Sevgi emektir" diyen adam artık yok
Türk sinemasının unutulmaz eserlerine imza atan usta yönetmen ve senarist Ali Özgentürk, 80 yaşında hayatını kaybetti. Onun kaybı sadece bir sanatçının vedası değil; bir kuşağın anılarının, sinemanın vicdanının da sessizce çekilişi oldu. Vefat haberini ise kardeşi, belgeselci ve gazeteci Nebil Özgentürk duyurdu. Sosyal medyada paylaştığı not, ailesinin ve sanat camiasının derin üzüntüsünü yansıttı:
“Çocukluğuma, ilk gençliğime ve meslek zamanlarıma fazlasıyla yön verdi, emek verdi. Çok üzgünüm…”
Özgentürk’ün ölümüyle birlikte yalnızca bir yönetmen değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel belleğinde yer edinmiş bir hikâye anlatıcısı da sonsuzluğa uğurlandı.
Ali Özgentürk kimdi? Sinemayı sokaktan beyazperdeye taşıyan öncü
1945 yılında Adana’da doğan Ali Özgentürk, İstanbul Üniversitesi’nde felsefe ve sosyoloji eğitimi alarak düşünsel altyapısını oluşturdu. Ancak onu sinema dünyasına çeken şey, sokakta duyduğu hikâyelerdi. 1970'li yıllarda "Sokak Tiyatrosu" hareketiyle sanatını halkla buluşturdu. Kamera arkasına ise 1974 yılında adım attı; ilk olarak Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney gibi usta isimlere asistanlık yaptı.
Asıl çıkışını 1979’da yönettiği Hazal filmiyle yaptı. Türkan Şoray ve Talat Bulut’un başrollerini paylaştığı bu eser, sadece ödüller kazanmadı; izleyenlerin ruhunda da derin izler bıraktı. Prades, Mannheim, San Sebastian ve Lahey film festivallerinden aldığı ödüllerle Türk sinemasının uluslararası yüzü oldu.
"Selvi Boylum Al Yazmalım"ın ardındaki kalem
Ali Özgentürk, belki de en çok “Sevgi emektir” repliğiyle hatırlanıyor. Çünkü o, sinema tarihine geçen Selvi Boylum Al Yazmalım filminin senaristlerinden biriydi. Bu cümle sadece bir film repliği değil; Özgentürk’ün hayat ve sanat anlayışının da özeti gibiydi.
Onun kalemi; aşkı, mücadeleyi, yoksulluğu ve umudu anlatan bir aynaydı. “At” ve “Bekçi” filmlerinde de aynı derinliği yakalayan Özgentürk, yazar Orhan Kemal’in Murtaza adlı eserini de sinemaya uyarladı.
Onat Kutlar’ın öykülerinden esinlenerek çektiği Sır adlı kısa film ve 10 Yönetmen 2 Film projesindeki katkıları, onu yalnızca bir yönetmen değil, sinemanın mimarlarından biri hâline getirdi.
Televizyonda, edebiyatta ve sokakta: Ali Özgentürk’ün çok yönlü mirası
Sinemaya olan tutkusu, yazıya ve televizyona da taştı. Bir Yudum İnsan adlı programıyla ekranda izleyiciyle buluştu, farklı hayatlara dokundu. Süreyya Berfe ile birlikte çıkardığı “Asyalı” adlı edebiyat dergisiyle yazın dünyasında da kendine bir yer açtı.
Ayrıca 1977’de Yusuf ile Züleyha hikâyesiyle Milliyet Gazetesi Film Hikayesi Ödülüne layık görüldü. Senaristlik, yönetmenlik, yapımcılık ve oyunculuk gibi birçok alanda çalışarak Türk sanat hayatına unutulmaz katkılar sundu.
Geride ne bıraktı?
Ali Özgentürk’ün ardından 15 uzun metrajlı film, sayısız kısa film, senaryo ve yazı kaldı. Ama asıl mirası, sinemanın vicdanı olmayı başarmış olmasıydı. “Sevgi emektir” diyen adam, o emeği hayatının her alanına dokuyarak biriktirdi. Şimdi geriye, onun yarattığı filmlerle büyüyen bir kuşak, sanatla yoğrulmuş bir hayat ve anılar kaldı.