1945 yılında Adana’da doğan Ali Özgentürk, İstanbul Üniversitesi’nde felsefe ve sosyoloji eğitimi alarak düşünsel altyapısını oluşturdu. Ancak onu sinema dünyasına çeken şey, sokakta duyduğu hikâyelerdi. 1970'li yıllarda "Sokak Tiyatrosu" hareketiyle sanatını halkla buluşturdu. Kamera arkasına ise 1974 yılında adım attı; ilk olarak Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney gibi usta isimlere asistanlık yaptı.
1945 yılında Adana’da doğan Ali Özgentürk, İstanbul Üniversitesi’nde felsefe ve sosyoloji eğitimi alarak düşünsel altyapısını oluşturdu. Ancak onu sinema dünyasına çeken şey, sokakta duyduğu hikâyelerdi. 1970'li yıllarda "Sokak Tiyatrosu" hareketiyle sanatını halkla buluşturdu. Kamera arkasına ise 1974 yılında adım attı; ilk olarak Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney gibi usta isimlere asistanlık yaptı.
Asıl çıkışını 1979’da yönettiği Hazal filmiyle yaptı. Türkan Şoray ve Talat Bulut’un başrollerini paylaştığı bu eser, sadece ödüller kazanmadı; izleyenlerin ruhunda da derin izler bıraktı. Prades, Mannheim, San Sebastian ve Lahey film festivallerinden aldığı ödüllerle Türk sinemasının uluslararası yüzü oldu.
Ali Özgentürk’ün ardından 15 uzun metrajlı film, sayısız kısa film, senaryo ve yazı kaldı. Ama asıl mirası, sinemanın vicdanı olmayı başarmış olmasıydı. “Sevgi emektir” diyen adam, o emeği hayatının her alanına dokuyarak biriktirdi. Şimdi geriye, onun yarattığı filmlerle büyüyen bir kuşak, sanatla yoğrulmuş bir hayat ve anılar kaldı.